Beylikten Devlete

1-) XIV. Yüzyıl Başlarında Yakın Doğu ve Balkanlar =>
a-  Türkiye Selçuklu Devleti: Kösedağ Savaşı’ndan sonra (1243) Türkiye Selçukluları sosyal, siyasal, ekonomik yönden Moğolların (İlhanlıların) egemenliğine girdiler. Türkmen Beyleri Anadolu’nun batısına yönelip beylikler kurdular ve Anadolu’da Türk siyasi birlik bozuldu.
b- Balkanlar ve Avrupa: XIV. yüzyıl başlarında siyasi birliklerini kuramayan Avrupa devletleri, feodalite (derebeylik) sistemi ile yönetilmekteydi. En güçlü devlet Kutsal Roma-Germen İmparatorluğuydu. Balkanlarda dini ve siyasi birlik yoktu. Çok sayıda mezhep ve etnik grup mevcuttu. Katolik ve Ortodoks Hristiyan mez­hepleri arasında çatışmalar yaşanmaktaydı. Özellikle Katolik Macarlar, Balkanları ele geçirerek Ortodoks Devletleri, mezhep değiş­tirmeye zorluyordu. İngiltere ve Fransa önemli iki devletti.
c- İlhanlı Devleti: Cengiz Han’ın torunu Hülagü tarafından İran’da kurulmuştu. Abbasilere son verdiler.
d- Bizans İmparatorluğu: Taht kav­gaları nedeniyle Bizans imparatorluğunu askeri, siyasi, ekono­mik anlamda zor duruma düşürmüştü. Bizans, eski gücünde değildi.
e- Memluk Devleti: Baharat yolunun ve Abbasi Halifesinin Memluklerde olması bu devleti güçlendirdi.
2-) Kayıların Anadolu’ya Gelişi ve Yerleşmesi =>
Osmanlı Devletini Oğuzların Bozok kolunun Kayı Boyu kurmuştur. Moğolların Orta Asya’yı istilası üzerine Anadolu’ya büyük Türk göçü başladı. Kayılar, Söğüt ve Domaniç bölgesine yerleşti. (Damgaları ok ve yay)
Osmanlı Devletinin büyüme nedenleri:
a) Anadolu’da esnaf teşkilatı olan Ahilerin desteği­ni yanına aldı.
b)Anadolu’ya gaza yapmak için gelen Gaziyanırum adı verilen Türkmen topluluklarını etrafında topladı.
c) Bizans Tekfurlarının halka baskı yapması gayrimüslimlerin Osmanlı hoşgörüsüne sığınması
d)Türklere karşı değil Hristiyanlara karşı gaza ve cihat politikası uygulaması.
e)Coğrafi konumu ve merkeziyetçi yapısı da etkili olmuştur.
f) Tımar ve İskan Politikası ile Sancak ve Devşirme Sistemi etkili olmuştur.

Osman Bey Dönemi

Ertuğrul Gazinin ölümü üzerine Kayı Boyunun başına geçti. İlk olarak Karacahisar’ı alarak burayı beyliğin merkezi yaptı. Ardından Ahi Liderlerinden Şeyh Edebali’nin kızı ile evlendi. Türkmenler üzerinde söz sahibi olan Ahi Teşkilatı Osmanlı’nın kurulmasında önemli rol oynadı. İlk Osmanlı padişahı yani kurucusudur. İlk Osmanlı Parası’nı bastırdı.
★ İlk Fethiler:  Osman Bey, Yarhisar ve Bilecik’i fethettikten sonra beyliğin merkezini Bilecik’e taşıdı. (1298) Osman Bey 1299 yılında bağımsızlığını ilan etti ve Yundhisar ile Yenişehir topraklarını fethedip İzmit’e yaklaştı. Osman Bey Türk töresinde olan “Fetheden fethettiği yerin sahibidir” anlayışına dayanarak aldığı yerleri oğullarına, kardeşlerine ve silah arkadaşlarına dirlik olarak verdi. Osman Bey 1302 yılında Bizans ile ilk savaş olan Koyunhisar savaşını yaptı ve İzmit’in yolu açıldı. 
Orhan Bey Dönemi: Osman Bey’in asıl amacı Bursa’yı almaktı ama ömrü yetmedi kuşatmayı oğlu devam etti ve Orhan Bey 1326 yılında Bursa’yı alıp burayı başkent yaptı. Bizans’ın Marmara’nın güneyindeki etkinliği kırıldı. İpek Sanayisi Osmanlı’ya geçti.
★ Maltepe (Palekenon) Savaşı; Osmanlıların İznik’i kuşatması üzerine Bizans İmparatoru orduyu gönderdi. Bunun üzerine Orhan Bey Kuşatmayı kaldırıp Bizans üzerine yürüdü ve Maltepe’de (Palekenon) yapılan savaşı Osmanlı kazandı.
★ İznik (1331) ve İzmit’in (1337) Fethi ile Osmanlının sınırları genişledi. Bizans’a yapılacak seferlere askeri üs yapıldı.
★ Karesioğulları Beyliği’nin Osmanlılara Katılması: Osmanlı Devleti’ne katılan ilk beylik Karesioğulları Beyliği oldu. Böylece Anadolu Türk Siyasi biriliğinin sağlanmas yolunda ilk adım atılmış oldu. Osmanlılarda denizcilik faaliyeti başladı ve Osmanlıların Rumeli’ye geçişi kolaylaştı.
♥ Orhan Bey Kimdir? Orhan Bey Bizans İmparatoru kızı ile evlenmiştir. Osmanlı Devleti’ni Osman Bey kurmuştu ama onu teşkilatlandıran ve devlet haline getiren Orhan Bey idi. Teşkilatçı ve askeri dehası olan biriydi. Dönemin ünlü seyyahlarından İbni Batuta, onu; “Türkmen hükümdarlarının en ulusu” diye nitelendirmişti 
3-) Balkanlardaki Fetihler =>
Çimpe Kalesinin Alınması (1353): İmparator ol­mak isteyen Saray Bakanı Kantakuzenos Osmanlı’dan yardım istedi. Sırp ve Bulgarlara karşı tekrar yardım isteyince bu yardımların karşılığında Bizans, Rumeli’deki Çimpe Kale­sini Osmanlılara verdi. 
1. Murat Dönemi: I. Murat, Balkanlarda ilerleyişi hızlandırmak içinEdirne’yi almalıydı. Sazlıdere Savaşıile Edirne’yi fethetti. Edirne başkent oldu. Böylece Balkanlarda ilerleyiş kolaylaştı. Artık Osmanlı’yı Balkanlardan atmak için Haçlı birlikleri kurulacaktı. Filibe ve Gümülcine’nin alınmasından sonra da artık Bizans’ın kara bağlantısı kesilmiş tam ortada kalmıştı.
★ Sırp Sındığı Savaşı (I. Çirmen) : Edirne’nin alınması üzerine Papa V. Urban’ın teşvikiyle Avrupa’da Haçlı birliği kuruldu. Savaşı Osmanlılar kazandı. Türklerin Balkanlar’da genişleme ve ilerlemesi hız kazandı.
★ II.Çirmen Savaşı (1371): Sırpsındığı Savaşı’nın intikamını almak isteyen Sırplar Osmanlı’ya savaş açtılar. Çirmen mevkiinde yapılan savaşta Sırplar yenildi. Yeni fethedilen topraklara Türkmenler yerleştirildi.
★ I. Kosova Savaşı (1389): Lala Şahin Paşa Ploşnik’te, Sırp ve Bosnalı kuvvetlere yenilince Balkan Devletleri yeni bir Haçlı ordusu hazırladı. Kosova’da yapılan savaşta Osmanlı ordusu kısa sü­rede haçlı ordusunu bozguna uğrattı. Osmanlıların ilk büyük zaferidir. I. Murat savaş alanını gezerken bir Sırplı asker tarafından hançerlenerek şehit edildi. Osmanlılar ilk kez bu savaşta top kullandı. İlk defa Anadolu Beylikleri Osmanlı Devleti’ne yardım gönderdi.
♥ I. Murat Kimdir? Az ve öz konuşurdu. Alimlere ve ilim adamlarına çok nazikti. Disiplinli sözüne sadıktı. Osmanlı Devlet yöneticileri içerisinde ilk defa “Sultan” unvanını kullanmıştır. Tarihçi Gibbons “Padişahlığı boyunca Hristiyanlara Papalıktan daha iyi muamele etmiştir” diyerek onun engin hoşgörüsünü vurgulamıştır. Balkanlardaki fetihlerle Osmanlı temellerini attı.

Yıldırım Beyazid Dönemi

★ İstanbul’un Kuşatılması: Bizans’ın Avrupa’yı kışkırtması ve Karamanoğulları ile ittifak yapması üzerine İstanbul kuşatıldı. Haçlı ordusunun Bizans’a yardım amacıyla Niğbolu kalesini kuşatması üzerine İstanbul kuşatması kaldırıldı. Ardından Niğbolu zaferinden sonra tekrar kuşattı ve Bizans’a gelebilecek yardımları kesmek için Anadolu Hisarını (Güzelcehisar) yaptırdı. Toplamda 4 kez kuşatılmıştı ancak son kuşatma da Timur tehlikesinden dolayı kuşatma kaldırılmasına rağmen Bizans ile istenilen bir antlaşma imzalanmıştı. Bu antlaşmaya göre; 
* İstanbul’da bir Türk mahallesi kurulacak ve cami yapılacaktı.
* Türklerin davalarına bakması için bir kadı tayin edilecekti.
* Bizans her yıl vergi verecekti.
★ Niğbolu Savaşı (1396): Bulgaristan’ın büyük bir kısımı Osmanlı topraklarına katılması ve Bizans’ın kuşatılması üzerine Papa’nın gayretleriyle bir Haçlı Ordusu kuruldu. Macar Kralı Sigismund komutasındaki Haçlı ordusu Niğbolu Kalesini kuşattı ve Yıldırım haberi alır almaz İstanbul kuşatmasını kaldırdı ve Niğbolu’da Haçlıları bozguna uğrattı. Niğbolu zaferi sonucunda;
  • Halife savaşı kazandığı için Yıldırım Beyazıd’a “Sultanı İklim-i Rum” unvanını verdi. (Anadolu’nun Sultanı)
  • Osmanlıların İslam dünyasındaki prestiji arttı.
  • Macarlar etkisiz duruma geldi.
  • Eflak ve Boğdan Osmanlı üstünlüğünü tanıdı ve Bulgaristan Krallığına tamamen son verildi.
  • Balkanlarda güvenliği sağlayan Yıldırım Beyazıd Türk birliğini sağlamak için Anadolu’ya yöneldi.

İskan Politikası

İskan Politikası ile Osmanlı fethettiği Balkan topraklarına dervişlerin önderliğinde Anadolu’dan getirttiği bir kısım Türkmenleri yerleştirmiştir. Böylece;
* Fethedilen bölgelere Türklerin yerleştirilerek o bölgenin askeri ve sosyal yönden güven­liği sağlandı.
* Göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçmesi sağlandı.
* Boş araziler değerlendirilip tarım yapıldı. Bölge halkına daha rahat bir yaşam sunularak bölge halkının bağlılıkları sağlandı.   
* Fethedilen yerler Türkleştirildi.
İskân Siyasetinde Dikkat Edilen Hususlar;
* Göçmen ailelerin bütün ihtiyaçları devlet tarafın­dan karşılanarak yerleşme faaliyetleri kolaylaştı­rılmıştır. 
* Göçmen ailelere vergi affı getirilerek göç teşvik edilmiştir.
* Askeri bakımdan stratejik öneme sahip bölge ve şehirlerin Türkleştirilmesine öncelik verilmiştir.
* Öncelikle konar-göçer Türkmenler yerleştirilerek onların yerleşik hayata geç­mesi sağlanmıştır.
* Göç alınan bölgelerde daha çok anlaşmazlık içe­risinde olan ailelerden biri göçe tabi tutulur ve anlaşmazlıklar giderilirdi.
* Huzur ve güvenliğin devamı için göçmenlerin ge­çerli bir neden olmadan eski yerlerine dönmeleri­ne izin verilmemiştir.
4-) Anadoluda Siyasi Birliği Sağlama Faaliyetleri =>
Anadolu’da Türk siyasi birliğini kurma çalışmaları Orhan Bey döneminde başladı. Bu amaçla ilk olarak Karesi Beyliği alındı. I.Murat döneminde ise barışçıl bir politika izlendi. I. Murat oğlu Yıldırım Beyazıd ile Germiyanoğulları Beyinin kızını evlendirdi. Bu evlilik ile Kütahya, Simav, Tavşanlı çeyiz olarak Osmanlılara geçti. I. Murat Hamitoğullarından da para karşılığı Akşehir, Beyşehir, Yalvaç ve Isparta’yı aldı. Yıldırım Beyazıd döneminde de Saruhanoğulları, Aydınoğulları, Meneteşeoğulları, Germiyanoğulları, Karamanoğulları, Hamitoğulları, Eretna Beyliği Osmanlı topraklarına katıldı. 
Ankara Savaşı (1402) ve Fetret Devri: Timur ile Beyazıd arasında mektuplaşmalar yaşandı. Ağır hakaretlere varan mektuplaşma olayı Sivas’ın yağmalanması ile devam etti. Aslında Doğu seferine çıkacak olan Timur’un arkasında güçlü bir devlet bırakmak istememesi nedeniyle Osmanlı devletine saldırdı. İki ordu Ankara’nın Çubuk Ovasında karşılaştı. Osmanlı savaşı kaybetti. Beyazıd esir düştü. Bu savaş sonucunda;
  • Anadolu Türk birliği bozuldu ve Osmanlı’ya daha önce katılmış beylikler yeniden kuruldu (Karesi Beyliği hariç).
  • İstanbul’un alınması gecikti, Bizans’ın ömrü uzadı.
  • Osmanlı fetihlerinin uzun süre duraklamasına sebep oldu.
  • Timur bir süre Anadolu’ya hakim oldu.
  • Osmanlı siyasi tarihinde Fetret Dönemi başladı.
  • Balkanlardaki Türk ilerleyişi kısa bir süreliğine durdu.
  • Osmanlı Devleti dağılma tehlikesi geçirdi.
Yıldırım’ın esir düşüp ölmesinden sonra oğulları arasında taht kavgaları başladı. Timur, Yıldırım Beyazıd’ın son verdiği Anadolu Beyliklerini tekrardan kurduttu ve Anadolu Türk siyasi birliği tekrardan bozuldu. Timur, Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’da ken­disine karşı askeri ve siyasi bir tehlikenin meydana gelmemesi için Osmanlı Devleti’ni Yıldırım Bayezit’in oğulları arasında paylaştırmıştır. 1402’den 1413 yılına kadar süren ve taht müca­deleleriyle geçen bu döneme Fetret Devri denir. Mehmet Çelebi devleti tekrardan toparladı. Bu nedenle I. Mehmet, Osmanlı Devletinin ikinci kurucusu sayılır. Bu süreçte Anadolu’da çok fazla toprak kaybı yaşanmışken Balkanlarda toprak kaybı yaşanmamıştır. Bunun en önemli nedenleri ise Balkanlarda güçlü bir siyasi otoritenin olmayışı, Osmanlı’nın burada uyguladığı hoşgörü politikası ve iskan politikasının sonuçlarıdır.
I. Mehmet Çelebi Dönemi
Mehmet Çelebi Anadolu’da Türk Siyasi Birliğini yeniden sağlamak düşüncesindeydi. Birçok şehri tekrardan ele geçirdi. Bu dönemde Şeyh Bedrettin Anadolu’da meydana gelen karışıklıklardan faydalanarak kendi düşüncesini yaymaya başladı. Şeyh Bedrettin’in düşünceleri Osmanlı İslam anlayışına tersti. Şeyh Bedrettin isyanı bastırıldı ve idam edildi. Şeyh Bedreddin isyanı Osmanlı Devleti’nde ilk dini ve sosyal içerikli isyandır. Bu dönemde yaşanan bir diğer iç olay da kardeşi Mustafa Çelebi İsyanıdır. Bu isyanı bastırdıktan sonra kardeşi Mustafa Çelebi Bizans’a sığınmıştır. Mehmet Çelebi öldükten sonra II. Murat döneminde tekrar isyan edecektir. Mehmet Çelebi, Balkanlara yöneldi burada da Eflak ve Bosna’da Osmanlı egemenliğini kurdu. Osmanlı ticaret gemilerine saldıran Venedik donanması ile savaşıldı. Bu savaştan başarılı olunamadıysa da Osmanlı bu savaşlarda tecrübe kazandı.
II. Murat Dönemi
★ Edirne-Segedin Antlaşması (1444): Karamanoğullarının isyanını bastıran II. Murat tekrar Sırplarına üstüne yürüdü. Ardından Osmanlı akıncıları Balkanlarda yenilince Avrupalılar Haçlı ordusu oluşturdu. Bunun üzerine II. Murat barış istedi. 1444’te Edirne-Segedin Antlaşması imzalandı. Buna göre;
* Sırp Krallığı yeniden kurulacaktı ve Sırplar, Osmanlı’ya vergi verecekti.
* Eflak, Osmanlılara vergi vermek kaydıyla Macaristan’ın kontrolüne bırakılacaktı.
* Antlaşma 10 yıl geçerli olacaktı. 
* Tuna Nehri sınır olacaktı.
* İki taraf antlaşmaya uyacaklarına dair kutsal kitaplarına yemin edeceklerdi. 
★ Varna Savaşı (1444): Küçük yaşta II. Mehmet’in tahta geçmesi üzerine, Macar Kralı Ladislas önderliğinde bir Haçlı ordusu oluşturuldu. Edirne-Segedini bozarak Haçlı ordusu kuran Avrupalılar, Osmanlıya yenildi. Savaşın sonunda;
* Hıristiyan Haçlı dünyasının Bizans’ı kurtarma giri­şimlerinin sonuncusu olmuştur.
* Osmanlı Devleti bu savaşla kötü gidişe son vermiştir.
★ II. Kosova Savaşı (1448): Rumeli’deki ilerleyişini sürdürürken Arnavutluk’ta İskender Bey isyan etti. Bu isyanla uğraşırken Avrupalılar Varna’nın intikamını almak için tekrardan Haçlı ordusu kurdu ve Haçlılar yine bozguna uğradı. Böylece;
* II. Murat, Mora ve Yunanistan’da Türk egemenliğini yeniden kurdu.
* Sırp kralı tekrar Osmanlı himayesine girdi. Bu savaştan sonra Türkler taarruza, Haçlılar savunmaya çekilmiştir.
* Türklerin Balkanlardan atılamayacağı kesinleşti.

OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ

1) Osmanlı’da Devlet Anlayışı: Kısa süre içinde Anadolu’nun dışında, Avrupa’da da geniş alanlara hâkim olan Osmanlı Devleti, bünyesinde ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin barındırdığı milletleri yüzyıllarca yıl başarıyla yönetti. Bu başarıyı gösterebilen Osmanlı Devleti’nde hükümranlık anlayışı, İslam hukukuna ve eski Türk geleneklerine dayanıyordu. İslam hukukuna göre hâkimiyet, Allah’a aittir. Hükümdar, Allah’ın vekili olarak halkı adaletle yönetmek, yönetilenlerde hükümdarın emirlerine uymak zorundaydı. Türk geleneklerine göre ise İslamiyet öncesi Türk devletlerinde hükümdarlara devleti idare etme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanılıyordu. Ayrıca ülke, hanedanın ortak malı sayılır ve hükümdarın oğulları arasında paylaştırılırdı. Bu durum, eski Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına sebep oluyordu. Osmanlı Devleti’nde ise hükümdarlığa hanedan ailesinden kimin geçeceği konusunda bir kural yoktu. I. Murat’tan itibaren “Ülke hanedanın ortak malıdır.” anlayışının yerini “Ülke padişah ve oğullarınındır.” anlayışı aldı. Bu uygulamayla taht kavgalarının sınırlandırılması ve merkezî otoritenin korunması hedeflenmiştir. Şehzadelerin devlet yönetiminde deneyim kazanmaları için sancaklarda vali olarak görevlendirilirlerdi. Osmanlı Devleti’nde hükümdar, devleti yönetirken şeri (dinî) ve geçmişten gelen geleneksel kurallara uymak zorundaydı. Padişahın görevleri ise halkı korumak ve onlara karşı adaletli olmak, kanunlara uygun olarak ülkeyi yönetmek, sınırları güvenlik altına almak, seferlere çıkarak ülkenin topraklarını genişletmek ve halkın ekonomik ve sosyal refahını sağlamaktı.
Şehzadelerin Sancağa Çıkma Uygulaması: Şehzadeler belli bir yaşa gelince sancağa çıkardı. Sancaklara gönderilen şehzadelere bu görevlerinde, “Lala” adı verilen bilgili ve deneyimli kişiler yardımcı olurlardı. Şehzadeler, yönetimde deneyim kazanıyordu. İzmit, Bursa, Kütahya, Manisa ve Amasya önemli şehzade sancaklarıydı. Sancağa çıkma uygulamasını III. Mehmet kaldırdı.
2) Osmanlı Devlet Teşkilatı: Osmanlı hükümdarları yasama, yürütme, yargı yetkilerini kendilerinde toplamışlardı. Orhan Bey döneminden itibaren toprakların genişlemesi, nüfusun çoğalıp devlet işlerinin yoğunlaşması üzerine idari, askerî, ekonomik ve hukuki düzenlemeler yapılarak devlet teşkilatının kurulup gelişmesini sağlamaya çalıştılar. Orhan Bey zamanında başkentte, devlet işlerinin görüşülüp karara varılması amacıyla Divanıhümayun kuruldu. Padişahın başkanlığında toplanan divanda siyasi, askerî, adli ve ekonomik işler görülür, davalara bakılırdı. Divan; din, dil, ırk, cinsiyet, meslek vb. ayrımı yapılmaksızın herkese açıktı. Divanıhümayun toplantılarına veziriazam, vezirler, kazaskerler, defterdar ve nişancı katılırdı. Devletin sınırlarının genişlemesiyle I. Murat zamanında beylerbeylik kurularak ülke yönetim bölümlerine ayrıldı. Böylece ülke eyaletlere, eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar ise köylere ayrıldı. İlk olarak Rumeli Beylerbeyliği daha sonrada Anadolu Beylerbeyliği kuruldu. Askerî alanda düzenli ordunun kurulmasına çalışıldı. Bu amaçla Orhan Bey zamanında yaya ve müsellem, I. Murat zamanında da Kapıkulu Ocağı kuruldu. Osmanlı Devleti, ilk olarak Karesioğulları Beyliği’nin donanmasını alarak denizcilik faaliyetlerine başladı. Bu doğrultuda önce Karamürsel’de daha sonrada Yıldırım Bayezit zamanında Gelibolu’da birer tersane kuruldu. Ekonomik alanda ise bilinen ilk Osmanlı akçesi Osman Bey zamanında bastırıldı. Ekonomisinin temeli tarıma dayanan Osmanlı Devleti’nde Orhan Bey döneminde Tımar Sistemi ilk kez uygulandı. Bu dönemde hukuk ve eğitim alanında da eyalet, sancak, kaza ve köylere davalara bakması için kadılar görevlendirildi. İznik’te ilk Osmanlı medresesi kuruldu.
3) Osmanlı Ordusu: Kuruluş yıllarında Osmanlı Beyliği’nin düzenli askerî birlikleri yoktu. Gerektiğinde, gazilerden oluşan ve tamamı atlı olan aşiret kuvvetleri, alperenler ve gazi akıncılar seferlere çıkarlardı. Savaş bitince bu kuvvetler dağılır, herkes işinin başına dönerdi. İlk fetihleri yapanlar bu uç kuvvetleridir. Sınırların genişlemesiyle birlikte bu kuvvetlerin yetersiz olduğu görüldü ve devamlı savaşa hazır, yaya ve atlı bir kuvvetin kurulmasına karar verildi.
A. Kara Ordusu
* Yaya ve Müsellemler: Orhan Bey zamanında ilk düzenli yaya birlikleri ve atlı birlikler (müsellem) kuruldu.
* Kapıkulu Ocakları: I. Murat döneminde Çandarlı Halil Hayrettin Paşa’nın teşvikiyle devşirme usulüne dayalı olan Kapıkulu Ocakları kuruldu. Kapıkulu Ocakları piyadeler ve süvariler olmak üzere iki bölümden oluşmaktaydı.
* KapıkuluPiyadeleri:
– AcemiOcağı: Pençik Kanunu gereğince savaş esirlerinden yararlanılma yoluna gidildi. Bu kanuna göre, savaşlarda alınan esirlerden beşte biri vergi karşılığı devletin olacaktı. Önceleri bunlar kısa bir eğitimden sonra Yeniçeri Ocağı’na alınırlardı. Bunun sakıncaları görülünce, savaş esiri gençlerin Anadolu’daki Türk ailelerin yanına verilmesi kararlaştırıldı. Böylece esirler küçük bir ücret karşılığı hem çiftçilik yapacaklar hem de Türk – İslam âdet ve geleneklerini öğreneceklerdi. Fakat bunlar asıl askerî eğitimlerini Acemi Ocağı’nda alırlardı. İlk Acemi Ocağı I. Murat zamanında Gelibolu’da kuruldu. Acemi Ocağı asker ihtiyacını; Pençik Kanunu gereğince savaş esirlerinden, daha sonra çıkarılan Devşirme Kanunu gereğince Hıristiyan tebaadan olmak üzere iki yoldan sağlardı. Ankara Savaşı’ndan sonra yeni asker kaynağı aranmasına yol açtı ve bu da “devşirme” sistemini doğurdu. Devşirme Kanunu’na göre Osmanlı tebaası Hıristiyan çocuklarından (belli yaşlardaki çocuklardan özellikle 14-18 yaş arasındakilerden) şartları elverişli olanlar belli bir eğitimden geçirildikten sonra Kapıkulu askeri yapılmıştır. İçlerinden saraya alınarak Enderun’da eğitilenler sadrazamlık gibi en yüksek dereceli devlet kadrolarına getirilmişlerdir. Devşirme yapılacak bölgede, öncelikle çocuklarının devşirilmesini isteyen ailelerin çocukları değerlendirilmiştir. Kanuna göre çocukların, iki veya daha fazla çocuğu bulunanın en sağlıklısı tercih edilir, tek çocuğu olanın oğlu alınmazdı.
– YeniçeriOcağı: Yeniçeriler, Kapıkulu Ocaklarının en temel ve en kalabalık grubuydu. I. Murat zamanında ilk önce Edirne’de kuruldu. Yeniçeriler, padişahın merkezî otoritesinin temelini oluşturmuştur. Yeniçeriler sıkı bir eğitim görürler; ok, yay, kılıç, balta ve gürz gibi çağın silahlarını en iyi şekilde kullanırlardı. Yeniçeriler, yaya olarak savaşırlar ve savaş sırasında merkezde, padişahın yanında bulunurlardı. Yeniçeri Ocağı’nın komutanına yeniçeri ağası denirdi. Yılda bir elbise ve üç ayda bir ulufe denen maaş alan yeniçeriler, Kapıkulu ordusunun en itibarlı birlikleri arasındaydı. Askerlik dışında başka işlerle ilgilenmezler ve emekli olana kadarda evlenmezlerdi.
– CebeciOcağı: Yeniçeri askerlerinin silahlarının yapımını, bakımını ve onarımını sağlayan teknik sınıftır.
– Topçu Ocağı: Top dökmek, top mermisi yapmak ve top atmak için kuruldu. Osmanlı ordusunda ilk top, I. Murat zamanında 1389’da I.Kosova Savaşı’nda kullanılmıştır. Yıldırım Beyazid, Niğbolu savaşında da kullanmıştır.
– KapıkuluSüvarileri: Süvari (atlı asker) olan bu bölükler, Kapıkulu ordusunun itibarlı birliklerindendi. Seferde padişahın yanında bulunur, silahlarını taşır, güvenliğini sağlarlardı. Derece olarak yeniçerilerden daha yüksektiler ve maaşları daha fazlaydı.
* EyaletAskerleri
– Tımarlı Sipahiler (Tımar Sistemi): Osmanlı Devleti, Türkiye Selçuklularında “ikta” olarak bilinen bu sistemi alarak geliştirmiş ve tımar sistemi adıyla uygulamıştır. Orhan Gazi zamanından itibaren uygulanmıştır. Bu sistemle Osmanlı Devleti bazı topraklarının gelirlerini, hizmet karşılığı olarak askerlerine ve memurlarına vermiştir. Bu sisteme göre, tahrir sonucunda belirlenen devlete ait vergi gelirlerinin bir bölümü, padişah hasları adıyla merkeze ayrılır, geri kalanı ise dirlik denen çeşitli birimlere ayrılırdı. Dirlikler, gelirlerine göre olmak üzere üçe ayrılıyordu.
Has: Geliri yüz bin akçeden fazla dirliklerdir. Padişaha, hanedan üyelerine, veziriazama ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi.
Zeamet: Gelirleri yirmi bin ila yüz bin akçe arasında olan dirlikler. Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere verilirdi.
Tımar: Senelik gelirleri üç bin ila yirmi bin akçe arasında olan dirliklerdir. Osmanlı’ya hizmeti olan asker ve memurlara verilirdi.
֍ Tımar sahipleri her üç bin akçe için, zeamet ve has sahipleri ise her beş bin akçe için “cebelü” adı verilen atlı asker beslerlerdi. Tımarlı sipahiler denen eyaletlerdeki bu atlı birlikler, Osmanlı ordusunun en büyük bölümünü oluşturuyordu. Bu toprakları ekip biçenler, devlete ödemeleri gereken vergiyi, devletin göstereceği memurlara ve sipahilere öderlerdi. Üç yıl üst üste mazeretsiz olarak üretim yapmayanların toprakları işletme hakkı elinden alınırdı. Amaç, üretimi canlı tutmaktı.
– Azaplar: Azap, bekâr anlamına gelir. Bunlar, Anadolu’dan toplanan, savaşa yararlı ve kuvvetli bekâr Türk gençlerden seçilirdi.
– Akıncılar: Sınırların güvenliğini sağlamak için kurulmuş olan atlı askerî birliklerdir. Çok hızlı hareket ettiklerinden dolayı bu adı almışlardı. Bunların görevi düşman ülkelerine akınlar düzenleyerek bilgi toplamak, askerî ve ekonomik kaynaklarına zarar vermek, orduya yol açmak ve pusu kurulmasını önlemekti. Akıncı beyleri Avrupa dillerinden pek çoğunu bilirlerdi.
B. Deniz Kuvvetleri (Donanma)
4) Osmanlı Ekonomisi: Osmanlılarda reaya diye adlandırılan insanlar, yaptıkları işlere göre şehirlerde, kasabalarda ve köylerde yaşarlardı. Osmanlı ekonomisinin en temel kaynağı topraktı. Ekilebilen toprakların çoğu devletin malı idi. Bunlara Miri Arazi denirdi. Tımar sistemi içerisinde köylülere dağıtılan topraklara da çift denirdi. Miri Arazi Dirlik, Paşmaklık, Ocaklık, Malikane, Yurtluk, Vakıf ve Mukataa diye ayrılırdı. Dirlik’te Has, Zeamet ve Tımar diye üçe ayrılırdı. Birde Mülk arazi vardı ve tamamen kişilere ait olan topraklardı. Mülk Arazi’de Öşri ve Haraci olmak üzere ikiye ayrılırdı.

www.rasitgokhansucu.com sitesinden alınmıştır.

0 yorum:

Yorum Gönder